Merkez Bankası tarafından yayınlanan yönetmelik ile kripto paraların ödeme aracı olarak kullanımı yasaklandı. Bu yönetmelikte bu yasak kadar önemli bir husus daha var. Türkiye ilk defa kripto varlıklara ilişkin resmi olarak bir tanımlama yaptı.
Bu tanımlama yeni bir kanuni düzenleme yapılmadığı takdirde bundan sonra oluşacak hukuki ihtilaflarda referans noktası olarak kabul edilecek.
Merkez bankası tarafından çıkarılan yönetmelikte kripto varlıklar “gayri maddi varlık” olarak tanımlandı.
“Kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.”
Bu Tanımlamanın Vergisel Boyuta Etkisi Nedir?
Bu noktada iki farklı görüş ortaya çıkıyor. Bazı vergi uzmanları bu tanımlamanın kripto varlıklardan elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi için yeterli olmadığını düşünse de, bu tanımın yeterli olduğunu ve bundan sonra kripto varlıklardan elde edilecek gelirlerin vergilendirilebileceğini ifade eden vergi uzmanları da var.
Bu tanım sonrası vergi alınabileceğini iddia eden uzmanlar Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. ve mükerrer 80. maddelerine atıf yapıyor.
80. madde gayri maddi varlıklara atıfta bulunarak bu malların elden çıkarılması sonucu oluşan değer artışı kazançlarının vergilendirileceğini ifade ediyor.
Değer artışı kazancı bir varlığın alımı ve satımı arasındaki farkı temsil ediyor. Uzmanlar gelir vergisi dilimlerine göre bu vergi türünde oranın %40’a kadar çıkabildiğini hatırlatıyor. 2021 yılı için 19 bin liralık bir istisna söz konusu. Buna göre 19 bin liranın üzerindeki kazançlar vergilendiriliyor.
Bu konuda farklı düşünen uzmanlar ise verginin ancak kanuni düzenleme ile konulup kaldırılabileceğini ifade ederek, kripto paralardan vergi alınabilmesi için bu yönetmelikteki tanımlamanın yeterli olmadığını ve kanuni düzenleme yapılması gerektiğini ifade ediyor.
Uygulamanın nasıl şekilleneceği ve vergi dairelerinin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği belirsizliğini koruyor.
