Gelecek Partisi’nin (GP) kurucuları ortasında yer alan Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Türkiye’nin son periyotta “kişi endeksli bir devlet” haline geldiğini savundu; iktidarı, seçim öncesi toplumu nefret, hakaret ve iftira lisanıyla korkutmaya çalışmakla suçladı. “Milleti sindirmek istiyorlar” diyen Özdağ, dezenformasyon maddesine dikkati çekti, “Kanun teklifinin 29. unsuru bilhassa basın için elma şekeri içerisindeki bir zehir. Bu haliyle kanunlaşırsa mahallî medyanın yüzde 80’i kapanır. Bu maddeyle resmi ilanları azaltılıyor. Bu çok önemli bir operasyon” diye konuştu.
Sözcü müellifi Hürmet Öztürk’e konuşan AKP’de genel lider yardımcılığı, üç devir milletvekilliği vazifesinde bulunan, daha sonra partisinden ayrılıp Ahmet Davutoğlu ile birlikte Gelecek Partisi’nin (GP) kurucuları ortasında yer alan Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Türkiye’de “Tehdit ve hakaret diliyle” toplumun sindirilmek istendiğin, medyanın özgürlük alanının da çıkarılmak istenen yasa ile büsbütün daraltılacağını, buna fırsat verilmemesi gerektiğini söyledi.
“Basın İlan Kurumu yaygın ve mahallî medyanın üzerinde Demokles’in kılıcı üzere sallanıyor”
“Bu millette ne kadar renk varsa bunlar liyakatleri oranında bu devlette yer alırlar. O vakit buraya çağdaş bir çağdaş devlet deriz. Yoksa oraya kabile devleti, aşiret devleti, çadır devleti deriz. Türkiye bugün ‘kişi endeksli’ bir devlettir” diyen Özdağ, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Medyayı susturma, özgürlük alanını daraltma ismine birçok düzenleme yapıldı. Artık dezenformasyon yasası daha evvelki çıkartmış oldukları maddelerin bir mükellef cüzü (toplamı-bütünü) halinde. Radyo Televizyon Üst Şurası televizyonların, radyoların, Basın İlan Kurumu yaygın ve lokal medyanın üzerinde Demokles’in kılıcı üzere sallanıyor.”
“Seçim öncesi Basın Yasasında değişiklik yapmak istemeleri dikkat çekici”
“Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, bakanlıklar yeniden birebir. Cumhur İttifakının eş genel liderleri da nefret, tehdit, iftira, hakaret lisanlarıyla korkutuyor, milleti sindiriyor. Basın Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliğin görüşülmesi sırasında Yargıtay’dan bir üyenin gelip yapılmak istenen düzenlemeyi anlatması istendi. Yargıtay üyesi hakim, ‘Böyle bir yasa çıkarsa yargıda karmaşa olur. Keyfiliklerin önüne geçemeyiz’ dedi. Bunun üzerine hukukçu bir milletvekili, ‘Siz siyaset yapıyorsunuz’ dedi. Seçim öncesi Basın Yasasında değişiklik yapmak istemeleri dikkat caziptir. Her geçen gün alanımızı daraltmak istiyorlar.
“Sosyal medya kanunun 29 unsuru elma şekerindeki zehir”
Kanun teklifinin 29. unsuru bilhassa basın için elma şekeri içerisindeki bir zehir. Bu haliyle kanunlaşırsa lokal medyanın yüzde 80’i kapanır. Bu kanunla resmi ilanları azaltılıyor. Bu çok önemli bir operasyon. Bürokrasiyi, medyayı, üniversiteleri art bahçeleri üzere görmek istiyorlar. O kadar çok ayıplı işler yaptılar ki, korkuyorlar. Yargının özgür, tarafsız, bağımsız, objektif olmasından çekiniyorlar. Millet ittifakının çatlaması istediler. Çatlamadılar. Hala bunu çatlatabilir miyiz diye devam ediyorlar.
“Ne yapacaksak yapalım, bizlerin daha çok sesi çıksın; birliğimizi koruma ederek yürümeliyiz”
Bu seçimde, bir puanın, hatta sıfır nokta bir puanının bile ehemmiyeti var. Oyların yüzde 50’si terazinin bir kefesinde, bir oyda şurada olsun. Bir oy terazinin öbür kefesinde olsun. Bir oy eşittir yüzde 50 demektir. Seçim 50 artı 1’le alınıyor. Karşımızda çok önemli çalışan saray, hükümet var. Ne yapacaksak yapalım, bizlerin daha çok sesi çıksın. Birliğimizi koruma ederek yürümeliyiz. Açıkçası bizim bu birliğimiz onları korkutuyor. Birliği çatlatmak için daha çok çalışacaklar, birliği dağıtmak için büyük oyunlar var. Bunların hepsini boşa çıkartacağız.”
