Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, “Türkiye’nin üretim gücü arttıkça sorun çözme kabiliyeti artmaktadır. Sorun çözme kabiliyeti, Türkiye’nin demokrasi içinde iktisattaki maksatlarına ulaşmasını mümkün kılacaktır. Burada kimsenin tereddüdü olmasın.” dedi.
Bilgin, kentteki bir otelde düzenlenen “Bursa Üretim Sürecine İştirakin Desteklenmesi Projesi Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, projenin ülkenin çeşitli sanayi kentlerinde uygulamaya koydukları yeni bir program olduğunu söyledi.
Programın Türkiye’nin istihdam açığına katkıda bulunacağını belirten Alım, yıl sonuna kadar Türkiye’nin tüm kentlerinde endüstride 50 bin yeni istihdam oluşturmayı amaçladıklarını lisana getirdi.
Bilgin, programın başarılı olmasının endüstriye çeşitli dallarda yetişmiş iş gücü sağlayacağını vurgulayarak, “Bu alışılmış Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullar açısından olağanüstü manalıdır. Zira Türkiye gelişmekte olan bir ülke, süratli gelişen bir ülke. Öbür gelişmekte olan ülkelerden ayrıştığı çeşitli boyutlar var. Geçtiğimiz salgın periyodunda, pandemi sonrasında bunu açıkça gördük. Dünyanın en süratli büyüyen, yüzde 11,7 büyüyen bir ülkesi olarak ayrıştık. Büyüme süratimiz epey yüksek.” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin üretim gücüyle karşılaştığı meseleleri aşabileceğini bugüne kadarki performansıyla ortaya koyduğunu belirten Alım, şöyle devam etti:
“Elbette genç nüfusumuz var. Genç nüfusun avantajları olduğu üzere problemleri da mevcut. Şayet iktisat genç nüfusu istihdam edecek kapasiteye, performansa sahip değilse ortada bir açık oluşursa o da işsizlik olarak karşımıza çıkar. Münasebetiyle genç nüfusun istihdama katılması iktisadın yeni iş imkanları üretmesi durumunda, yani iş açığı çıkması durumundaki problemlerin da çözülmesi istihdamın nitelikli emekle, yani endüstrinin talep ettiği emekle buluşturulmasıyla mümkündür. Bu programların hedefini genel olarak bu türlü tanımlayabiliriz.”
“Üretim gücü arttıkça sorun çözme kabiliyeti artmaktadır”
Bilgin, pandemi sonrası dünyanın ekonomik kriz yaşadığına işaret ederek, “Bu krizin öncelikle hepimizin bildiği üzere güç merkezli bir kriz olduğu… Özellikle bölgemizde Ukrayna Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan güç ve tahıl problemlerinin ön plana çıktığı bir basamaktan geçiyoruz.” dedi.
Türkiye’nin tahıl krizinin çözülmesinde tarihi bir rol oynadığını lisana getiren Alım, bu durumun tıpkı vakitte Türkiye’nin bölgede barış üreten bir rolünün olduğunu da bütün dünyaya gösterdiğini vurguladı.
Bilgin, enflasyona değinerek, “Döviz talebinin artması, döviz fiyatlarını artırıyor. Bildiğiniz iktisada giriş derslerinde öğretilen bizim ders kitaplarımızın daha başlangıcında yer alan bir şey. Talebi arttığı vakit, onu kâfi üretemiyorsanız onun fiyatı artar. Bu kıymetli bir sorun olarak karşınızda duruyor. Alışılmış Türkiye’ye ek bir yük daha geliyor. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmanın dışında bir öteki yük de güç kaynaklarının iddia ettiğimizin üzerine çıkmış olması.” değerlendirmesinde bulundu.
Bunların tahlilsiz olmadığını vurgulayan Alım, şunları söz etti:
“Bunların bir kısmı milletlerarası sistemde meydana gelen krizlerin yahut meselelerin çözülmesine bağlıdır. Lakin temel kıymetli tarafı da bizim elimizde olan tarafı da iktisadın istikrar içinde olması, büyümesini sürdürmesi. Türkiye, bugün ihracata dayalı büyüme modeline geçerek, bunu ısrarla sürdürerek, ihracata dayalı büyüme, büyümenin de sanayi üretimine dayanması, endüstrinin de imalat endüstrinin dinamizmine oturarak devam ettirilmesi Türkiye’nin önündeki tek tahlil yolu. Bu tahlil yolu, Türkiye istikrarını, demokratik istikrarını sürdürdüğü surece başarılabilecek bir yoldur. Burada muvaffakiyetle sonuçlandırılacak bir yoldur. Burada hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Türkiye’nin üretim gücü arttıkça sorun çözme kabiliyeti artmaktadır. Sorun çözme kabiliyeti, Türkiye’nin demokrasi içinde iktisattaki amaçlarına ulaşmasını mümkün kılacaktır. Burada kimsenin tereddüdü olmasın.”
“Bakanlık, emeğin yanında”
Bakan Alım, istihdam, yatırım, sanayi ve üretim ortasındaki bağlantıyı sağlayacak en kıymetli öge olan insani boyutu desteklemeleri gerektiğini vurguladı.
Takip ettikleri toplumsal siyasetlerle bunu gerçekleştirdiklerini belirten Alım, “Bütün kamu çalışanlarını koruyacak 3600 düzenlememizle, yaklaşık 5,5 milyon emekli ve kamu çalışanını kapsayan bir düzenlemeyle, bu toplumsal siyasette işçilerin enflasyon karşısındaki pozisyonunu güçlendirdik. Başkası de minimum fiyattaki aşınmayı, yılbaşında yaptığımız yüzde 50’lik artışın enflasyon karşısındaki aşınmasına çabucak ek bir yüzde 30’luk takviye verdik. Bu programlarımız devam edecek. Türkiye’nin işçileri şunu biliyorlar, Türk devleti toplumsal devlet siyasetlerini uygulamakta kararlıdır. Onları enflasyona, iktisattaki olumsuz kaidelere karşı müdafaa kelamını her vakit yerine getirme kararlılığındadır. Bundan kimsenin telaşı olmasın.” diye konuştu.
Bilgin, işsizlikle çabayı de anlatarak şunları kaydetti:
“Üretim Sürecine İştirak Programı, burada bizi bir ortaya getiren asıl sebep bu. Bunu destekleyen öteki programlarımız da var. İŞKUR’un yürüttüğü işbaşı eğitim programları var. Bunlar da direkt doğruya istihdam öncesinde çeşitli eğitim programlarıyla istihdama hazırlama, insanlarımızı, işçilerimizi istihdama hazırlayacak, farklı seviyelerdeki emek niteliklerine sahip olan genç işsizlerimizi iş sürecine sokma programları. İşsizliğe karşı gayrette Çalışma Bakanlığı emeğin yanında. Başka programımız direkt istihdam. Yani bir eğitim, kurs üzere bir projenin içine girmeden direkt istihdam bugün de üretim sürecine iştirak programında bunlardan biridir.”
“Kayıt dışı istihdamı önleyecek bir programdır”
Bakan Alım, ülkenin farklı kentlerinde zarurî göçle diğer ülkelerden gelen insanların çalıştığını lisana getirerek, “Bunların da yalnızca toplumsal yardımlarla değil, bunların da iş sürecine katılmak isteyenlerini, katılanlarını çalışma müsaadesi çerçevesi içinde istihdama katılmasını sağlayan programlar var. Bu programları destekleyen Milletlerarası Göç Örgütüne, onun kıdemli yöneticisine de buradan teşekkür ediyorum.” dedi.
Yürüttükleri programlarla sanayi kuruluşlarıyla iş arayan insanları bir ortaya getirdiklerini belirten Alım, şunları söyledi:
“Onlara biz 3 ay ya da 6 ay takviye veriyoruz. Onun finansmanını biz gerçekleştiriyoruz. Bu iş sürecine iştirak programına giren çalışanların 3 ay ya da 6 ay bütün muhtaçlıkları karşılayacak, fiyatlarını, sigorta primlerini biz veriyoruz. Ondan sonra kalan kısımdan patronlar onların 6 ay aldıysalar bu üretim sürecine iştirak programını, 2 yıllık işini, istihdam garantisini patronlarımız garanti ediyor. Bunun emeli şu çalışanla patronu bir üretim sürecinde buluşturmak, emeğe nitelik kazandıracak programı, bizim desteklediğimiz evreden sonra iş sürecinde ahenk sağlayacak kalitedeki emeğin istihdamının devam ettirilmesi. Bu birebir vakitte ülkemizdeki kayıt dışı istihdamı, bilhassa yabancıların kayıt dışı istihdam içinde yer almalarını önleyecek, tertipli çalışmayı, düzgün çalışmayı, düzgün işi örgütleyecek bir programdır.”
Bakan Alım, programın Türkiye çapında süratle yayılmasının planlandığını da kelamlarına ekledi.
Toplantıya, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Belediye Lideri Alinur Aktaş, Milletlerarası Göç Örgütü Kıdemli Program Koordinatörü Torsten Haschenz, birtakım milletvekilleri, kurum müdürleri ile dal temsilcileri katıldı.
