Gülseren Onanç
“Beni kendi ülkemde yabancı ettiniz” diyor Pınar Selek’in ‘Cümbüşçü Karıncalar’ romanının kahramanı. Eril devlet özgür düşünen, özgür yaşayan Pınar’ları ülkelerine yabancı etmek üzere amansız çalışırken bize düşen vazifeler var.
Pınar Selek: Cümbüşçü Karınca
Pınar Selek bu topraklarda az yetişen cinsten bir bayan; anti militarist, feminist, aktivist, milletlerarası alanda tanınan çok başarılı bir sosyolog. Bayanlar, transseksüeller, sokak çocukları, seks personelleri ve Kürtler; bu toprakların bütün ötekileri Pınar’ın ilgi alanına giriyor. Lakin bana nazaran Pınar’ı farklı ve özel kılan özellikleri bitmek tükenmek bilmeyen merakı ve insan sevgisidir. Pınar mağdurları anlamak ve onların haklarını savunma hamaseti gösterebilen ve bunun karşılığında ağır bedeller ödeyen bir cümbüşçü karınca. Pınar, ince ince çalışıp direnen ve meydan okuyanlara Cümbüşçü Karıncalar diyor. O bu topraklarda Cümbüşçü Karınca olmanın ne kadar ağır bir yük olduğunu yaşayarak deneyimlemiş bir bayan.
Pınar Selek, 24 yıl evvel, eril devletin birtakım temsilcileri tarafından kendisine kurulan kumpas davasından ağır bedeller ödeyerek ve sonunda dört kere beraat ederek kurtuldu. Bu can yakıcı süreç, Pınar’ı ülkesinden, sevdiklerinden uzaklara gitmeye zorladı. O her gittiği yere renk kattı, sevinç kattı. Bir mühlet Almanya’da yaşadı, artık Fransa’da akademik ömrünü sürdürüyor. Çoğunluğu kuzey Afrika’dan gelen göçmen bayanlar ile çalışıyor, onların yaşadığı mağduriyetlerin sözcülüğü yapan bir aktivist.
Pınar Selek’in beraat kararına dokunma!
Gelin görün ki, Türkiye’de devlet kurumlarına kök salmış eril zihniyet Pınar’ı hala kendine tehdit olarak görüyor. Yargıtay Ceza Genel Şurası, 1998’de Mısır Çarşısı davasında verilen beraat kararını 24 yıl sonra bozdu. Pınar Selek yaptığı açıklamada, “Bu karar yalnızca yanlış ve akıl dışı değil, insanlık dışıdır” diyor haklı olarak.
Hala Şahidiz Platformu ve SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak bizler bu iptal kararına isyan ediyoruz. Beraat ettikleri davalardan müebbet ve yıllarca mahpus cezasına çarptırılan Seyahat Davası sanıkları için talep ettiğimiz yargının adaleti tesis etmesi talebimizi yeniliyoruz. Pınar Selek’in beraat kararına dokunma diyoruz.
Haksız tahrik erkeklik indirimi mi?
Pınar Gültekin Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Kısmı öğrencisi, gülünce yüzünde güller açan 27 yaşında bir genç bayandı. 16 Temmuz 2020 tarihinde kaybolmuş, beş gün sonra yanmış cesedi ormanlık bir alanda bulunmuştu. Eski sevgilisi Cemal Metin Avcı yakalandığında Pınar’ı boğarak öldürdüğünü, cesedini varile koyup yaktığını ve üzerine beton döktüğünü itiraf etti ve “canavarca hisle ve eziyet çektirerek taammüden öldürmek” suçlamasıyla tutuklandı. Sanık Cemal Metin Avcı dava mühletince haksız tahrik indiriminden yararlanmak için “Pınar beni tehdit etti” ya da “Bıçak çekti” üzere argümanlarda bulunarak savunma değiştirdi. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi de ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası alan Avcı’nın cezasında haksız tahrik indirimine giderek 23 yıl mahpus cezası verdi. Sanık Avcı, 13 yıl sonra hapishaneden çıkabilecek. Eşitlik İçin Bayan Platformu’ndan (EŞİK) avukat Selin Nakıpoğlu, Pınar Gültekin cinayetinde ısrarlı takiple başlayan bir cürüm zinciri olduğunu, tüm evrelerin planlandığını ve haksız tahrik indirimine yer olamayacağını söylüyor. Haksız tahrik indirimini “erkeklik indirimi” olarak tanımlıyor.
Bütün toplumun vicdanını yaralayan bu “erkeklik indirimi” adaletin vefatı oldu. Yargıçlar hangi tahriki acı çektirerek, canavarca bir bayanı öldürmenin indirim nedeni olarak kabul edebilir? Bu zihniyet yargıda var olduğu sürece hiçbir bayan inançta değildir.
İstanbul Sözleşmesi’nden fesih kararı iptal edilsin
İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinin de eril yargıya bir alan açtığı unutmayalım. Bayan hareketinin temsilcileri, barolar, siyasi partilerin açtığı iptal davasının dördüncü duruşmasında Danıştay Savcısı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline ait Tayyip Erdoğan’ın kararının iptali talebini yineledi. Bu sürecin hukuksuz olduğunu en başından beri savunan bayan örgütleri 4 duruşmada da salonları doldurdu, hukuk kitaplarına geçecek savunmalar yaptılar. Mahkeme heyetinin Tayyip Erdoğan’ın çekilme kararını iptal etmesini ümit ediyoruz.
Yasak ne ayol?
İstanbul Sözleşmesi’ne ait karalama kampanyası yürüten birtakım yayın organları ve tarikatlar, toplumu Sözleşme’nin aile birliğini zayıflattığına, toplumsal cinsiyet üzere kavramlar üzerinden cinsiyetsiz bir toplumu hedeflediğine, eşcinselliği özendirdiğine ikna etmeye çalıştılar. Bu süreçte, toplumsal cinsiyet kavramını gayeye koyup LGBTİ+ bireyleri düşmanlaştırmaya çalışıyorlar.
Bu siyasal iklimde bu sene otuzuncu sefer yapılacağı duyurulan İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası aktiflikleri Beyoğlu ve Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin yasak kararına karşılığı, “Vazgeçmiyoruz, Korkmuyoruz! Etkinliklerimize inançlı yerlerde ve online olarak devam edeceğiz” formunda oldu. Eril devlete direnen yürekli LGBTİ+ hareketin temsilcisi gazeteci Yıldız Tar’ın Türkiye’deki Onur Yürüyüşü’nün yasaklar, polis taarruzları ve direnişin en hoş örnekleriyle dolu uğraş tarihini yazdığı yazısını okumanızı öneririm.
Safları sıklaştırmalıyız
Deniz Kandiyoti İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken LGBTİ+ların da özne olduğunun kabul edilmesini, kimlik farklılıklarını aşarak geniş bir cephe kurmak gerektiğine dikkat çekmişti. Gazeteci Sibel Yükler hak örgütlerinin LGBTİ+ hareketi ile nasıl bağlantı kurduğunu ve bu alakanın vakitle nasıl değiştiğini kaleme aldığı yazısında “Kadın hakları, LGBTİ+ hakları, çocuk hakları, mülteci hakları, hayvan hakları daima aşikâr vakitte gündemleştirilmesi gereken hiyerarşik sıraya tabi tutuluyor. Hakların öncelik sırasını ve hak arama vakti neye nazaran belirleniyor?” diye soruyor. Eril devlet karşısında mağdur olanları saflarını sıklaştırmaya davet ediyor.
Kadın hareketi ‘Altılı Masa’ya “Türkiye’nin Demokrasi İnşasında Bayanlar Nerede?” diye soracak
Eril devlet karşısındaki uğraşın, kültürel gayretin ötesinde politik gayret olduğunun farkındayız. Bu nedenle Türkiye’nin demokrasi inşasında bayanların yer alması gerektiğini savunuyoruz. Bu talebimizi altı muhalefet partisinin bir ortaya gelerek kurduğu ‘Altılı Masa’nın temsilcilerini bayan hareketi ile buluşturarak dile getireceğiz.
Cümbüşçü Karıncalar gibi ince ince çalışarak, direnerek ve bize dayatılan eril zihniyete meydan okuyarak Pınar’larımıza, LGBTİ+ bireylerimize, ülkemize, demokrasimizin geleceğimize sahip çıkacağız.
Bu yazı, SES, Eşitlik, Adalet, Bayan Platformu’ndan alınmıştır.
- TIKLAYIN – Adalet Bakanı Bozdağ’dan Pınar Gültekin davası kararına: Benim de vicdanım sızladı; haksız tahrik konusu tartışmaya açılmalı
-
TIKLAYIN – Pınar Gültekin’i öldüren Cemal Metin Avcı’ya ‘haksız tahrik’ indirimi: Ağırlaştırılmış müebbet, 23 yıla düşürüldü!
TIKLAYIN -Avukat Epözdemir: Evrakta Pınar Gültekin’in Cemal Metin Avcı’ya şantaj yaptığına dair ne bir görüntü ne bir ses kaydı ne de bir bildiri var
TIKLAYIN – AKP Sözcüsü Çelik: Tüzel süreçleri hassasiyetle takip edeceğiz
TIKLAYIN – Bakan Derya Yanık: En ağır cezayı alması için kararı bakanlık olarak istinafa götüreceğiz
