CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Türkiye ziyaretine ait olarak, “Erdoğan ne demişti, hatırlayın, ‘Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir’, ‘Kaşıkçı’nın katillerinden hesap sormazsak çocuklarımızın yüzüne bakamayız’ demişti. O vakit, Kaşıkçı’nın mahkeme mahkeme adalet arayan kederli nişanlısının ve bu ülkede hukukun üstünlüğüne inanan milyonlarca insanın sormak hakkı değil mi: Bu dönüş neyin nesi? Neyin karşılığında? Doğal ki yeşil dolarlar, milyonluk swaplar karşılığında” dedi.
TIKLAYIN – Reuters’a konuşan yetkili: Erdoğan ve Selman swap sorununu özel olarak görüşecek
CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, TBMM Genel Kurulu’nda dün kabul edilen Libya tezkeresinin mühletinin uzatılmasına ait Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerine kelam aldı.
Çakırözer, şunları söyledi:
“‘Asla vermeyiz’ dedikleri belgeyi bir gecede verdiler”
“Saray iktidarının iktisatta ülkeyi içine düşürdükleri felaketin yol açtığı çaresizlik ortadayken çıkış olarak her gün 84 milyonun onurunu inciten U dönüşleri ve ilkesizliklerle karşı karşıyayız. Bunlardan biri de yarın yaşanacak. AKP Genel Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardındaki isim olarak suçladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı Ankara’da, devlet merasimiyle, kırmızı halılarla karşılamaya hazırlanıyor. Cemal Kaşıkçı İstanbul’da, Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda, Suudi Arabistan idaresinin gönderdiği bir suikast timi tarafından ve tekrar Suudi Arabistan idaresinin talimatıyla katledildi.
AKP iktidarı, elinde tüm dinleme kayıtları olmasına karşın bu yabanî cinayeti engelleyemedi. 15 kişilik katil timinin ellerini kollarını sallayarak İstanbul’dan ayrılışını izlemekle yetindi. Cinayetin işlendiği Suudi Konsolosluğu’na girmek için tam on beş gün beklediler. Yetmedi, katliamın mesken sahibi Suudi Konsolosu’nun kaçışına da göz yumdular. Sonra da inanılmaz bir şey yaptılar, Birleşmiş Milletler raporlarında, Türkiye ve öteki ülkelerin istihbarat raporlarında cinayetin ardında parmağı olduğu somut kanıtlarla ortaya konulan Suudi idaresini ve Veliaht Prensi aklama rolüne soyundular. İstanbul’da yargılama başlamıştı, katil çetesinin gıyabında mahkeme devam ediyordu. ‘Asla vermeyiz.’ dedikleri belgeyi bir gecede, sarayın buyruğuyla kendi elleriyle Suudlara verdiler.
“AKP, ‘katil’ diye suçladıkları şahsa 84 milyonun alın terini peşkeş çekmeye hazırlanıyor”
Yeşil dolar aşkı öylesine gözlerini karartmıştı ki evrakın Suudi Arabistan’a gönderilmesine şerh düşen hâkimi evvelki gün İstanbul’dan Maraş’a sürdüler. Yetmedi, Erdoğan, ulusal onurumuzu ayaklar altına alma kıymetine Prensin ayağına gitti. İşte, AKP’lisi, CHP’lisi, genci, yaşlısı, 84 milyon olarak hepimizi isyan ettiren fotoğraf orada çekildi. Saray avanesi ‘Davet geldi’ dediler lakin Suudi Arabistan açıklama yaptı ‘Biz davet etmedik, kendisi ısrar etti gelmek için’ diye. Bundan daha ayıplı bir durum olamazdı fakat sineye çekildi. Üstüne de artık Prens Salman Ankara’ya davet edildi, yarın turkuaz halıyla karşılanacak.
Erdoğan ne demişti, hatırlayın, ‘Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir’ demişti. ‘Kaşıkçı’nın katillerinden hesap sormazsak çocuklarımızın yüzüne bakamayız’ demişti. O vakit, Kaşıkçı’nın mahkeme mahkeme adalet arayan kederli nişanlısının ve bu ülkede hukukun üstünlüğüne inanan milyonlarca insanın sormak hakkı değil mi: Bu dönüş neyin nesi? Neyin karşılığında? Alışılmış ki yeşil dolarlar, milyonluk swaplar karşılığında. O vakit soruyoruz: Bunun neresi dik duruş, neresi ulusal duruş, neresi onurlu duruş? AKP iktidarı ‘katil’ diye suçladıkları bireye ülkenin ulusal varlıklarını, 84 milyonun alın terini peşkeş çekmeye hazırlanıyor.
Şu kelamlarını nereye koyacağız Erdoğan’ın? ‘Veliaht prensin en yakınında bulunanlar bu işin içinde. Sonuna kadar elbette kovalayacağız. İslam dünyasından kimi bölümler ve ülkeler, ne yazık ki doların ve riyalin kurbanı olanlar bu olaylar karşısında hakkı ve hakikati söylemediler’ Kim söylüyor bu kelamları? Alışılmış ki Sayın Erdoğan. Pekala, biz buradan soralım o vakit: Doların ve riyalin kurbanı kim olmuş artık Sayın Erdoğan?
“Kasa tamtakır, para gelsin de nasıl gelirse gelsin!”
Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Norveç Dışişleri bakanları ortasında bir evrak imzalandı. Yapılan mutabakatla öğreniyoruz ki kendi vatandaşlarımızın vizeyle gittiği hatta transit giderken bile vize almak zorunda bırakıldıkları Norveç’in vatandaşları artık Türkiye’ye pasaport ile değil, vize ile değil, yalnızca kimlik kartlarını göstererek girebilecekler. Biz bunu kimden öğrendik? Norveç Dışişleri Bakanı’nın attığı tweetten öğrendik.
Bu rezalet ortaya çıkınca da apar topar açıklama yapılıyor. Neymiş, bir mutabakat yokmuş, çip krizi varmış. Sayın Çavuşoğlu’na soruyorum: Şayet ortada muahede yoksa, elinize tutup, kameralara poz verdiğiniz o evrak neyin nesi? Mütekabiliyet sözünün, yani karşılıklılık unsurunun sizin lügatınızda bir manası var mıdır?
Milletvekili olarak diplomatik pasaportumuz var. Var diye, bu vazifelere gelmeden evvel, milyonlarca vatandaşımızla birlikte yaşadığımız zahmetleri ne çabuk unuttunuz? Vatandaşlarımız Avrupa ülkelerinden vize almak için aylarca, hatta yıllarca ıstırap çekiyor.
Neden yapılıyor tüm bu prensipsiz hareketler? Çok kolay: Zira kasa tamtakır. Para gelsin de nasıl gelirse gelsin.
“Dışişleri Bakanlığımız, büyükelçiliğimiz, Tataristan Özerk Cumhuriyeti’ndeki mağdur çalışanlarımıza sahip çıkmıyor”
Öte yandan, Rusya’ya bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nde bir Rus firmasında 3 bin çalışanımız mağdur. Rus patron, 4 aylık maaşlarını ödemeden işten çıkarıyor. Perişan durumdalar. Dışişleri Bakanlığımız, büyükelçiliğimiz sahip çıkmıyor.
Ama kimse ümitsizliğe kapılmasın, tüm bu adaletsizliklere, ilkesizliklere son vereceğiz. Doların yeşilinden öteki hiçbir şeyi görmeyenler çok yakında o mevkilerden uzaklaşacaklar. Milletin iradesiyle millet iktidarı gelecek.”
