Küresel Parlamenter Göç Konferansı’ndaki kapanış konuşmasında “Türkiye başta olmak üzere aşikâr ülkeler üzerindeki ağır göç yükünün hafifletilmesi ve adil külfet paylaşılmasının sağlanması gerekir” diyen TBMM Lideri Mustafa Şentop; “Ciddi bir göç baskısı altında olan ülkemiz, son yıllarda doğu sonuna çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tabiatıyla sistemsiz göçle gayrette hudut güvenliği sağlanırken, göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir.” sözlerini kullandı.
TBMM’nin konut sahipliğinde, Parlamentolar Ortası Birlik (PAB) ile ortaklaşa düzenlenen Global Parlamenter Göç Konferansı, kapanış oturumuyla sona erdi. Oturumda konuşma yapan Şentop, TBMM’nin Parlamentolar Ortası Birlik ile ortaklaşa düzenlediği göç temalı Global Parlamenter Konferansı’nın muvaffakiyetle tamamlanmasından memnuniyet duyduğunu lisana getirdi.
Şentop, mülteciler konusunda olan biteni uzaktan seyrederek, yalnızca muhakkak fonların uzaktan devreye sokulması suretiyle dayanışma gerçekleştiğini düşünmenin yanlış ve aldatıcı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Küresel Göç Mutabakatı, bu manada bizler için değerli bir yol haritası oluşturuyor”
“Belirlenen milletlerarası hukuk kuralları çerçevesinde mültecileri yöntemine uygun ve adil bir halde ülkelerimize kabul ederek lakin dayanışmayı gerçekleştirmiş oluruz. Bu formda Türkiye başta olmak üzere aşikâr ülkeler üzerindeki ağır göç yükünün hafifletilmesi ve adil külfet paylaşılmasının sağlanması gerekir. Külfet paylaşımının yalnızca maddi yardımlarla sonlu kalmaması gerekir.
Bu çerçevede her ülkenin ulusal stratejisine nazaran belirlediği fakat dünya genelindeki mülteci nüfusuna oranla çok küçük kalmış olan yıllık tekrar yerleştirme oranlarının da artırılması gerekir. Tertipli göçe ait çerçevenin belirlenmesi, sistemsiz göçle çaba açısından da belirleyici bir rol oynamaktadır. 2018 yılında kabul edilen Global Göç Mutabakatı, bu manada bizler için kıymetli bir yol haritası oluşturuyor. Birinci panelimizde de ele aldığımız üzere, kelam konusu mutabakatın uygulama alanının genişletilmesinde son derece kıymet vardır.”
“Göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir”
Düzensiz göçle uğraşta bir başka değerli ögenin hudut güvenliğinin güçlendirilmesi olduğuna dikkati çeken Şentop, “Bu manada önemli bir göç baskısı altında olan ülkemiz, son yıllarda doğu hududuna çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tabiatıyla sistemsiz göçle çabada hudut güvenliği sağlanırken, göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir.” diye konuştu.
Bu bağlamda denetleyici düzeneklerin hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Şentop, “Yine birebir formda, göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretiyle çabanın üzerinde değerle durulması ve organize hatalara karşı memleketler arası iş birliğinin güçlendirilmesi hayati kıymet arz etmektedir. Göçmen ve mültecilerin bulundukları ülkelerde topluma ahenk sağlamaları, eğitim, sıhhat üzere temel haklardan eşit derecede faydalanmaları üzere konular da üzerinde ehemmiyetle durulması gereken başka hususlardır. Elbet, 8 yıldır dünyada en fazla mülteciye konut sahipliği yapan, sistemsiz göçle gayret alanında önemli bir deneyim edinen ve göç meselesinin nasıl ele alınması gerektiği noktasında referans ülke olan Türkiye, bu alandaki deneyim paylaşımına her vakit açık olduğunu bu konferans vesilesiyle bir defa daha göstermiştir.” tabirlerini kullandı.
“İnsanlık dışı uygulamalara imza atılıyor”
Göç ve mülteci konusunun insanlığın ortak sorunu olması gerekirken, birçok devletin bu sorunu görmezden gelmeye devam ettiğini söyleyen Şentop, “Özellikle son devirlerde şahit olduğumuz üzere daha ileri gidilerek geri itmelerle insanlık dışı uygulamalara imza atılıyor. Eşitlik ve ayrımcılık yasağı kağıt üstünde kalıyor. Ön yargılar, yabancı düşmanlığı ve ikili standartlar ise zihinlerdeki yerleşik kodlar olarak ortaya çıkıyor. Bu manada, göçmenlere yönelik bu insanlık dışı uygulamalara karşı da sesimizi yükseltmemiz, bu noktada ortak gayret etmemiz ve farkındalık oluşturmamız son derece ehemmiyet kazanmaktadır. Göçmen zıtlığı ile birlikte, tıpkı zihinsel ve kültürel kodlardan beslenen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı sonucu yaşanan ayrımcılığın bütün türel yollarla engellenmesi hepimiz için değerli bir insanlık ve vicdan misyonudur.” değerlendirmesinde bulundu. (AA)
