1994 yılında yaşanan soykırımda 800 bin kişinin öldürüldüğü Ruanda’da o periyot yaşananları Consolee Nishimwe, CNN Türk editörü Serdar Korucu’ya anlattı. “Soykırımdan evvel hoş bir ülkeydi. ‘Binlerce doruğun ülkesi’ derdik” diyen Nishimwe, “Tutsi olduğum için doğal ki ayrımcılığa maruz kaldım. Ailem iş yerinde hakarete maruz kalıyordu. Ben okulda sınıf arkadaşlarım ve Hutular tarafından zorbalığa uğradım lakin soykırım olacağı aklımdan geçmedi” tabirlerini kullandı.
Soykırım sürecinde RTLM isimli radyonun ülke genelinde nefret yaydığını söyleyen Consolee Nishimwe, “Büyürken burada Tutsilerin toplumun modülü olmaması gerektiğini, hamamböcekleri olduğumuzu, yılanlar olduğumuzu duydum. Tüm bu insandışılaştırma telaffuzlarını duyuyorduk. O devir bunlara çok şaşırmıştım. Hutuların büyük kısmının bu kelamlara inandığını bilmiyordum” dedi.
“Bizde kültürümüz gereği herkes komşusuyla çok yakındır” diyen Nishimwe, “Bizi çok güzel tanıdıkları için komşularımız buna dahil olmaz, bize ziyan vermez diyorduk. Fakat on yıllar süren propaganda yüzünden komşularımız ailelerimizi öldürdü. Aklım bugün bile hala bu kadar dehşetli şeyleri nasıl yaptıklarını almıyor” diye ekledi.
Consolee Nishimwe, eski Ruanda Cumhurbaşkanı’nın uçağının düşürülmesinden Tutsilerin sorumlu tutulması akabinde başlayan soykırımla ilgili olarak “3 ay boyunca saklandık. Tıpkı köyümüzdeki başka Tutsilere yaptıkları üzere konutumuzu yok ettiler. Kaçtık. Çalılarda, öbür yerlerde saklandık. Dostumuz, komşumuz olan Hutuların bile kapısını çaldık. Yardım istedik. Ne yazık ki çok dehşetli şeyler oldu. O periyot babamı kaybettim, öldürüldü. 3 erkek kardeşim öldürüldü. Ailemin büyük bir kısmı katledildi. Baba tarafımdaki herkes öldürüldü” diye konuştu.
“O periyot tecavüz silah olarak kullanıldığı için birçok bayan azaba maruz bırakıldı, tecavüze uğradı” diyen Nishimwe, şu tabirleri kullandı: “Ben de tecavüze uğradım. Çok yeterli tanıdığım bir komşum bana tecavüz etti. Hayatta kalan ve maruz kaldıkları şeylerin sonuçlarıyla yaşamak zorunda olan birçok bayan üzere daha sonra HIV + olduğumu öğrendim.”
Ruanda’nın sömürgeleştirilmeden evvel barışçıl bir krallık olduğunu söyleyen, Tutsi ve Hutuların etnik küme olmadığını, bunun Belçikalıların Ruanda’ya gelmesi sonucu yaratıldığını söz eden Consolee Nishimwe, “Kimlikler dağıttılar. Bu kimlikler ayrımcılığın sembolü haline geldi. İnsanları ayırdılar. Bedeninizi, burnunuzu ölçerlerdi. “Böl ve yönet” dedikleri yolu kullandılar” dedi.
Sömürge periyodunun ülke kültürünü değiştirdiğini söyleyen Nishimwe, BM Güvenlik Konseyi’nin soykırım sürecine müdahale etmemesini öğrendiğinde hayal kırıklığına uğradığını belirtti. Consolee Nishimwe, Fransızların da soykırımda rol oynadığını, soykırım faillerinin nasıl soykırımı sürdürmesine müsaade verdiklerini vurguladı ve “Bu yüzden benim bölgemde soykırım uzun sürdü. 3 ay bitmedi” diye konuştu.
