*Gülseren Onanç
Yunan asıllı ozan şair Kavafis, kendi kenti İskenderiye için yazmış bu kent şiirini:
Yeni bir ülke bulamazsın, diğer bir deniz bulamazsın.
Bu kent gerinden gelecektir.
Sen yine tıpkı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın; birebir konutlarda kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu kente geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma,
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Murathan Mungan bu şiiri kendi doğduğu kent Mardin için uyarlamıştı.
Benim için de Mardin öyledir.
Ben Mardin’de doğdum. Binlerce yıllık bir uygarlığın kucağında.
Taş konutumuzun bahçesinde koşup, damında yıldızları sayarak uyudum.
Sonra babam ailesini askerliği sırasında aşık olduğu kent İstanbul’a alıp götürdü.
Kendisinin ve ailesinin hayallerini bir metropolde aramayı hayal etti.
Ben de hayallerimin peşine İstanbul’da çıktım.
Ama Kavafis’in dediği üzere Mardin daima peşimden geldi.
Dönüp dolaşıp bu kente geri döndüm.
Salı akşamından beri Mardin’deyim. 5. Mardin Bienali kentin kadim kültürünü yansıtıyor.
Mardin bizi keşfe çağırıyor
Teması ‘Çimenin Vaadi’ olan Bienal, konsept olarak gizemli bir kozmik siyasete, ya da feragat kavramını içselleştiren bir sosyal-ekoloji ihtimaline gerçek keşfe çağırıyor. Bu keşfin art planında sayıları bir sel üzere büyüyen hakları ellerinden alınmış insanların ortak mukadderatı ve iklim krizini tesirleri yer alıyor. Şili’den Hong Kong’a kadar milyonların paydaş oldukları kırılganlıkların hepimizi kolektif bir prekaryanın modülü yaptığını söylüyor.
Medeniyetler beşiği olarak bilinen Mezopotamya ve güneyine odaklanan 5. Mardin Bienali, dünyanın çeşitli yerlerinde kültürel üretim yapan ve bu düşsel önermenin ön saflarında yer alan santçıları buluşturuyor.
Mardin yüzyıllardır yaptığı üzere bizi bütün kimliklerimizden arınıp yeryüzü harmonisinin modülü olmaya, insanlığın öğretilmiş kötülüklerinden arınmaya davet ediyor.
Mardin’den Türkiye’ye ve dünyaya baktığımda öbür bir dünyanın mümkün olduğunu çok rahat söyleyebilirim. Burada bayanlar, kürtler, LGBTQ+ bireyler kendilerini ortak varoluşun modülü olarak eşit, kıymetli ve kucaklanmış hissediyor.
Otoriter iktidardan sıkıldığınız, dünyanın gidişatından kaygı duyduğunuz vakit Mardin’i düşünün.
Farklılıkların iç içe, tabiatı ve bütün canlıları ile saygılı olarak yaşadığı bir yer var.
Ne şanslıyız ki bu yer bize çok yakın.
Bu yazı, SES, Eşitlik, Adalet, Bayan Platformu’ndan alınmıştır.
