Sabah gazetesi muharriri Yavuz Donat‘ın, “Sansüre karşıyız, özgürlük istiyoruz fakat Cemil Bey’in adını kullanarak bildiri atanların hiç sorumluluğu olmayacak mı? Palavra, iftira, hakaret, düzmece hesaplar… Sürüp gidecek mi?” sorusuna, “Düşünce açıklama, ifade özgürlüğü herkesin hakkı. Lakin tabir özgürlüğünüzü kullanırken, oburlarının haklarını ihlal ediyorsunuz… Söylenmemiş bir kelam üzerinden kişinin siyasi prestijiyle oynuyorsunuz, duruşuyla ilgili ithamda bulunuyorsunuz. Daha ileri gidenler var. Hakaret edenler, küfredenler… Bu özgürlük değildir.” karşılığını verdi.
Şentop, “Başkasının özgürlük alanına tecavüz etmiş oluyorsunuz. Kamu nizamı kurulurken, kanunlar yapılırken bu dengeyi göz etmek lazım. Herkes fikrini, görüşünü açıklasın. Tenkit elbette olabilir. Ama iş hakaret noktasına varınca, bu defa diğerinin özgürlük alanına girmiş, ihlal etmiş oluyorsunuz. Herkes birebir şeylerden şikâyetçi. Tabir hürriyeti ile ceza arasındaki ilişkinin üçüncü boyutu. İfade özgürlüğünü, kendimize ilişkin bir alanda kullanmıyoruz ki. Düşünce, fikir yazılarını, çokuluslu ticari şirketlerin açtığı AVM gibisi alanda kullanıyoruz. Onların kendilerine nazaran algoritmaları var. Mesela benim yazdığım bir yazının çok bireye ulaşmasını engelliyor. Veya bir diğeri eleştirdiğinde ses çıkarmıyor. Bunun hem ticari boyutları var hem de siyasi boyutları.” dedi.
Şentop şu sözleri kullandı:
“Bunlar birtakım ülkelerde yaşandı. Nijerya’da yapıldı. Yayımlanan iletiler ile kimi partilerin önünü açıyor, bazılarını engelliyor, kapatıyor. Münasebetiyle, ulusal hukuk düzenlemelerini tanımak istemeyen çokuluslu şirketlerin de burada kıymetli bir hissesi var. Hukuksal düzenlemeler biraz da onlara ait ve çok önemli bence. İnşallah başarırız. Şikâyete gelince, herkes, kendisine yapılınca şikâyetçi oluyor ama diğerlerine yapıldığında normal diyor.”