İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Fehmi Tosun evrakında soruşturmanın yine açılmasını talep etti.
Yapılan açıklamada, “17-31 Mayıs Kayıplar Haftası’nın son günündeyiz. Hafta boyunca gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması, fotoğraf standı, sinema gösterimi, panel ve söyleşilerle, gözaltında kaybetme kabahatine dikkat çektik ve OHAL sürecinden başlayarak yine işlenmeye başlanan bu insanlığa karşı hatanın önlenmesi ve kayıp yakınlarının hakikat ve adalet taleplerinin karşılanması için; BM Bireylerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslar ortası Kontratının imzalanması ile Gözaltında kaybetme cürmünün Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı hata olarak düzenlenmesini ve zamanaşımı ile kapatılan soruşturma ve dava evraklarının tekrar açılarak aktif soruşturmalarla ceza adaleti yanında onarıcı adaletin sağlanması için devleti yönetenlere sorumluluklarını hatırlatıp, toplumun hassaslığını artırmaya çalıştık.” denildi.
Açıklamada şu tabirlere yer verildi:
“Biliyoruz ki; gözaltında kayıp olaylarında açılan soruşturma ve davaların en can yakıcı sonucu cezasızlık ve cezasızlığın en kıymetli silahı zamanaşımı olgusudur. İnsanlığa karşı hatalarda zamanaşımı savunmasının kelam konusu edilemeyeceği, bir öbür deyişle insanlığa karşı kabahatlerin zamanaşımına uğramayacağına dair üniversal hukuk normu Türk Ceza Kanunu’ndaki eksik düzenleme nedeniyle Türkiye’de hala göz arkası edilebilmekte, insanlığa karşı kabahatler cezasızlığa sürüklenmektedir.
Yüzlerce kayıp belgesinde yaşanan bu durum 19.10.1995 tarihinde kaçırılarak kaybedilen Fehmi Tosun belgesinde da yaşanmış, evrak zamanaşımı nedeniyle kapatılmıştır.
Bugün de burada, 1997/13776 Soruşturma numarası ile 2015 yılında kapatılan Fehmi Tosun evrakında, ortaya çıkan yeni kanıta dayanılarak soruşturmanın yine açılmasını talep ediyoruz.
Fehmi Tosun, Kürt siyasi hareketi içinde yer alan ve 1991 yılında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde devrin Ceza Kanunu’nun 169. hususu uyarınca, yardım ve yataklık fiili nedeniyle yargılanarak ceza aldığından polisin takibindeki bir kişidir.
Avukatları tarafından bugün Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan müracaatta da belirtildiği üzere; 19.10.1995 günü akşam 19.00 sıralarında Avcılar’da ki konutlarının önünden, eşi ve çocuklarının gözleri önünde 34 UD 597 plakalı beyaz bir araca zorla bindirilerek kaçırılmıştır.
Çocuklarından Besna ve Ali olayı görmüş ve Ali babasını kurtarmak için davranmışsa da, kaçıran bireylerden biri onu darp ederek yere düşürmüş ve silahla tehdit etmiştir. Hanım Tosun eşinin araca bindirildiği sırada ağzının kapatıldığını ve dövülerek otomobile bindirildiğini gözleriyle görmüştür.
20.10.1995 tarihinde Hanım Tosun, eşinin akıbetini öğrenmek üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne gittiği sırada, meskene gelen ve Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nden geldiklerini söyleyen polisler, konutta arama yapmışlardır.
Hanım Tosun, Avcılar Emniyet Müdürlüğü’ne giderek eşini kaçıran aracın plaka numarasını polislere bildirmiş, fakat polislerden biri hiçbir araştırma yapmadan plakanın uydurma olduğunu söylemiştir.
Olayın gerçekleştiği günden bugüne kadar Cumhuriyet Savcılığı böylesine değerli bir olayda hiçbir araştırma yapmamış, hiçbir kanıt toplamamıştır.
Olayın şahitleri olduğu halde robot fotoğraf çizilmemiş, plakası ve markası aşikâr olan araç hakkında hiçbir araştırma yapılmamıştır.
Belgede en kıymetli kanıt olan 34 UD 597 plaka sayılı aracın olay tarihindeki sahiplik bilgileri, bilgi edinme yasası çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sorulmuş ve Genel Müdürlük 26.10.2015 tarihinde gönderdiği yazıda; 4982 sayılı kanunun 21. hususu gerekçesiyle, “özel hayatın gizliliği” kapsamında kelam konusu sahiplik bilgisinin verilmeyeceğini belirtmiştir.
Bu ortada, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiş ve bu karara yapılan itiraz Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 2015/5674 Değişik İş Sayılı Karar ile reddedilmiştir.
Ortadan geçen vakit içinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne olayda kullanılan aracın plakası ile ilgili olarak yine sahiplik bilgisi sorulmuş ve 10.11.2021 tarihli yazısında Emniyet Genel Müdürlüğü; bu cins araçlarla ilgili her türlü sürecin yürütülmesi ile ilgili 2018 den bu yana Türkiye Noterler Birliği’nin yetkili olduğunu bildirmiştir.
Türkiye Noterler Birliği’ne bu yeni durum karşısında ve büyük bir umutla tekrar müracaat yapılmış ve bilgi edinme yasası çerçevesinde kelam konusu aracın sahiplik bilgileri sorulmuştur. Noterler Birliği tarafından gönderilen 01.04.2022 sayılı yazıda; bu cins bilgilerin yalnızca yetkililer ve mahkemelere verileceği, bunun dışında araç sicillerinin zımnî olduğu halinde karşılık verilmiştir.
Noterler Birliği’nin verdiği karşılıktan da anlaşılacağı üzere, kabahat teşkil eden olayda kullanılan 34 UD 597 plakalı aracın, olay tarihindeki sahiplik bilgilerinin savcılık ve mahkemeye verilmesi mecburidir.
Bugüne kadar yasanın kendisine yüklediği misyonu yerine getirmeyen savcılığın; CMK 172/2 hususunda yer alan (yeni delil) ortaya çıktığı takdirde kamu davası açılabilir kararı çerçevesinde soruşturmayı yine açması ve şahit ve kanıt araştırması yaparak maddi gerçeği ortaya çıkarması gerekmektedir.
Fehmi Tosun belgesi üzerinden cezasızlık sıkıntısına bir sefer daha dikkat çekiyor, soruşturma evrakının yine açılmasını ve adaletin sağlanmasını istiyoruz.
Daima dediğimiz üzere; Son kayıp bulunana ,son fail cezalandırılana kadar çabamız devam edecek. Ve 197 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma yerimiz olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz!”
