CHP Genel Lideri Yardımcısı Veli Ağbaba, şenlik ve konser yasaklarına reaksiyon göstererek, “Gençler nefes alamaz hale geldi. Şenlikler yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor. ‘3Y’ diyerek geldiler, bunlardan biri yasaklardı. Artık Saray’ın keyfine nazaran her şey bir bir yasaklanıyor. Bir, ömür stiline müdahale kelam konusu. Yasakların münasebetleri de akıl alır üzere değil; ‘ahlaksızlığı özendirmek’. Ahlaksızlık arıyorsan sanatkarlara değil yolsuzluk yapanlara, rüşvetçilere, mafya bozuntularına bak” dedi.
Veli Ağbaba, bugün CHP Zonguldak Vilayet Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Ağbaba, şunları söyledi:
“Ahlaksızlık arıyorsan müzikçilere değil yolsuzluk yapanlara bak”
Türkiye’nin gündemi, son devirde iktisat, açlık, yoksulluk. Türkiye’nin gerçek gündemi bu lakin maalesef son 10 günde öbür hususlarla gündem meşgul ediliyor. Bu iktidar, artık hayatın kendisini amaç alıyor. Gençler, nefes alamaz hale geldi. Şenlikler yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor. ‘3Y’ diyerek geldiler, bunlardan biri yasaklardı. Artık Saray’ın keyfine nazaran her şey bir bir yasaklanıyor. Bir, hayat şekline müdahale kelam konusu. Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Apolas Lermi, Metin Kahraman derken bu sefer de Melek Mosso konseri iptal edildi. Yasakların münasebetleri de akıl alır üzere değil; ‘ahlaksızlığı özendirmek’. Ahlaksızlığı özendirmeyeceksen yolsuzluk, namussuzluk yapmayacaksın. 5’li çeteye memleketi peşkeş çekmeyeceksin, uyuşturucu tacirlerine vatandaşlık vermeyeceksin, kollamayacaksın. Yerli ve ulusal geçinip devleti İstek Zarrab’a teslim etmeyeceksin. Ahlaksızlığa özendirmeyeceksen bir milletvekili bozuntusu, mafyadan 10 bin dolar maaş almayacak. Bundan daha büyük ahlaksızlık olur mu? Bir bakan, SBK Holding’den 10 milyon euro rüşvet istemeyecek. Ahlaksızlık arıyorsanız taciz ve tecavüzlere ses çıkaracaksın. Liyakatsiz idareye bakacaksın. Kul hakkı arıyorsan KPSS’den 90 puan alıp ‘partili değil’ diye devletin kapısına sokmamazlık etmeyeceksin. Millet açken sarayda lüks içinde yaşayacaksın, her türlü kıymeti yerle bir edeceksin, siyaseti zenginleşme aracı yapacaksın. Millet açken devletten 5-10 maaş almayacaksın. Müziği yasaklamak, en büyük ahlaksızlıktır. Türkiye’de bir hayat usulü dayatması var. Herkese tek müzik, tek ses dinletmek istiyorlar. Maalesef Türkiye’nin gelmiş olduğu nokta budur.
“Yasakların padişahı oldular”
İktidara ‘3Y’ diye geldiler. Y’lerden bir tanesi yasaklardı, yasakların padişahı oldular. Dünyada en çok yolsuzluğun olduğu ülkelerden biri Türkiye. Yoksulluğu da daima birlikte görüyoruz. Yasakları tam manasıyla hayat üslubuna müdahale olarak görüyoruz lakin Türkiye bunlara teslim olmayacak. Ömür üslubuna müdahale, yalnızca müzik, konser, tertip yasaklamayla da sonlu değil. Fiili yasak da getiriyorlar. Resmi Gazete’de yayınlanan kararla alkollü içeceklerde ve sigarada Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranı inanılmaz seviyede artırıldı. Son 10 yılda rakıya yüzde 482, şaraba yüzde 324, biraya ise yüzde 530 artırım geldi. Sigaraya gelen artırımlar, son 9 yılda yüzde 232 düzeyine çıktı. Bu artışlar, AKP’nin ideolojik vergi siyasetini izlediğini gösteriyor.
“Devlet alkolik oldu”
Eskiden ‘Dört duble rakıda üç duble vergi var’ diyorduk, artık beş duble rakıda dört duble vergi var. ‘Vatandaş alkolik olmasın’ diyorlar, devlet alkolik oldu. Hem büyük bir vergi kaybı var hem de yıllık 500 tane insan uydurma içkiden ötürü hayatını kaybediyor. Bu vergilerle insanları kimyager yaptılar. Bu gidişle tüm ülkeyi kör edecekler. Alkolizmle, sigarayla çabayı savunuyoruz. İçkinin ve sigaranın vergisi olmasa devlet çökecek. Monopol bayileri, vergi dairesinden daha fazla vergi topluyor. Berbat idareyle Türkiye, her gün yeni bir felaketle karşı karşıya.
“Şeker fabrikasını satanlar da bu satışı destekleyenler de vatan hainidir”
2018 yılında, Genel Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı Türkiye genelinde aksiyon başlattık. O tertibin başında da ben vardım. Alpullu’dan başladık, Çorum Şeker Fabrikası’na kadar 45 gün boyunca şeker fabrikalarını gezdik. ‘Şeker vatandır, vatan satılamaz’ dedik. ‘Şeker fabrikalarını özelleştirirsen Türkiye’yi en değerli stratejik mevzulardan biri olan şekere muhtaç edersin’ dedik. Dediğimiz noktaya geldik. Şeker karaborsaya düştü. Artık şeker fabrikalarından çuvalla şeker alamıyorsun, yandaşlar aracılığıyla alabiliyorsun. Birinci sefer şeker ithalatı dün akşam hür bırakıldı. Torbası 800 TL’yi aşmış şekerle karşı karşıyayız. Bir kilo şekerin fiyatı bile en az üç katına çıkmış durumda. Şeker fabrikalarını satanlar, bundan sorumludur. Şeker fabrikalarını satanlar, vatana, Türkiye’ye ihanet etmişlerdir. Bunlar haindirler. Şeker fabrikasını satanlar da bu satışı destekleyenler de vatan hainidir. Atatürk’ün, İnönü’nün, Menderes’in, Demirel’in, Erbakan’ın, Ecevit’in kurmuş olduğu şeker fabrikalarını satanlar haindir. Bugün Türkiye, şeker ithal eder duruma gelmiştir. Sorumlusu, bu ülkeyi yönetendir, tek adamdır, AKP ve ortağı MHP’dir.
“Türkiye’yi babalarının çiftliği üzere yönetiyorlar”
Damadını Hazine ve Maliye Bakanı yaptın, çektiğimiz yoksulluğu görüyorsunuz. Geldiğimiz noktada kur muhafazalı mevduat hesabıyla da zenginin parasına yoksul faiz veriyor. Etraf Ajansı Başkanlığı Emine Erdoğan’a bağlı. Etraf Ajansı’na, Etraf Kanunu’nda bir değişiklik yaparak tüm Türkiye kıyılarını kapsayan mapa ve şamandıra ihale verme yetkisi Emine Erdoğan’a teslim edilmiş durumda. Artık Ajans, özel şirket kurarak yahut devrederek işletebilecek. Reisin gözünden kaçan kimi mallar varsa onu da onlar yapacak. Bunun ismi, tam bir kabile devletidir. Maalesef Türkiye, babalarının çiftliği üzere yönetiliyor. Atatürk Havalimanı’ndaki rezilliği, kepazeliği görüyorsunuz. Bir devlet, kendi havalimanını yıkmak için para harcıyor. Ortalama bir pistin bedelinin 1 milyar dolar olduğu söyleniyor. 2 milyar lira harcayarak Atatürk Havalimanı’nı yıkmaya çalışıyorlar. Bu, vatana ihanettir. Bunun hesabı sorulur.
“Türkiye birinci sefer üçüncü el ayakkabıyı gördü”
Türk-İş’in bugün açıkladığı datalara nazaran açlık sonu 6 bin 17 lira. Minimum fiyat 4 bin 253 lira. Açlık hududu, taban fiyatın bin 764 lira üzerinde. Minimum fiyatlı, bin 764 lira daha verirse fakat aç kalmayabiliyor. Mutfak enflasyonundaki yıllık artış yüzde 107. Türk-İş’in açıklamış olduğu yoksulluk sonu 19 bin 602 TL. Avrupa’da en düşük minimum fiyat maalesef bizim ülkemizde. ‘Ara artırım verilecek’ tartışması devam ediyor. Bir meskende dört kişi taban fiyatla çalışsa dahi tekrar de yoksulluk sonunun altında kalıyor. AKP milletvekilleri ‘Halk zenginleşti’ diyor. 200 TL, AKP’lilerin övündüğü bir paraydı. En büyük banknotumuz 200 TL ile geçen yıl 27 adet ekmek alınabiliyorken bu yıl 14 ekmek alınabiliyor. Geçen yıl bu ay 34 paket makarna alınabilirken artık 17 paket makarna alınabiliyor. Geçen 11 kilo tavuk alınabilirken bu yıl 4 kilo alınabiliyor. Geçen yıl 252 adet yumurta alınabiliyorken bu yıl yalnızca 121 yumurta alınabiliyor. Geçen yıl 109 kilo soğan alınabilirken bu yıl yalnızca 39 kilo soğan alabiliyorsun. İkinci el eşya pazarlarını birinci kez bu vakitlerde gördük. Artık de birinci defa üçüncü el ayakkabıyı gördük. Bizim aklımızla dalga geçmeye devam ediyorlar.
“Akaryakıtta artırım yağmuru devam ediyor”
‘Dünyada büyük bir kriz var, Türkiye’yi de etkiliyor’ diyorlar. Bu, büyük bir palavradır. Dünyada en fazla enflasyona sahip 6’ncı ülkeyiz. Savaştaki Ukrayna ve Rusya’da besin enflasyonu bizden daha düşük durumda. Akaryakıt fiyatlarında artırım yağmuru devam ediyor. Dün geceki artırımların akabinde bu gece de yeni artırımlar geliyor. Bu gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere litrede akaryakıta 70 kuruş, motorine 97 kuruş artırım gelecek. Dün gece litrede akaryakıta 1 lira 43 kuruş, motorine 1 lira 38 kuruş, otogaz fiyatına 36 kuruş artırım gelmişti. Akaryakıta son bir yılda yüzde 224, yıl başından bu yana yüzde 103 oranında artırım geldi. Motorine son bir yılda yüzde 239, yıl başından bu yana yüzde 113 oranında artırım geldi. AKP siyasetçileri ‘Dünyada, Avrupa’da da akaryakıt artırımları çok yüksek’ demeye devam ededursunlar, gerçekler onları yalanlamaya devam ediyor. Dünyada petrol fiyatı yüzde 60 artarken Türkiye’de akaryakıt fiyatı yüzde 224 ile rekor üzerine rekor kırıyor. Dünyadaki artışın neredeyse dört katı fazla bir artış kelam konusu. Bu fark ülkeyi yönetenlerin beceriksizliğidir. 12 ayda Avrupa’da en yüksek akaryakıt artışı, Romanya’da yüzde 44 ile gerçekleşmiş. Almanya’da yüzde 38, Polonya’da yüzde 30, İtalya’da yüzde 14 oranında artmış. Bizi kıskanan Avrupa’da durum bu. Bir İtalyan yüzde 14 akaryakıt artırımı ile karşılaşırken İtalyan hükümeti dünyadaki yüzde 60’lık artışa karşı vatandaşlarını korumuş. Bizimkiler ise dünyadaki artışın üzerine artırım üzerine artırım yapıp vatandaşına yansıtmış.
“Türkiye, konut gençlerinde 34 Avrupa ülkesi ortasında birinciliğe yerleşti”
Türkiye’de geniş tarifli işsizlik 8 milyon 400 bine ulaştı. TÜİK sayılarına nazaran üniversite mezunu her üç gençten biri işsiz. Gerçek sayılara nazaran ise her iki gençten biri işsiz. Türkiye’de yeni bir tabir oluştu, o da ‘ev genci’. İstihdamdan ve eğitimden faydalanamayıp meskeninde annesinin, babasının eline bakan bir küme oluştu. Türkiye’de 15-24 yaş kümesinde 2 milyon 959 bin kişi ne eğitim alıyor ne de çalışıyor. Yaş kümesi 20-34 alındığında bu oran yüzde 38’i aşıyor. Konut gençleri olarak tanımlanan kesimde Türkiye, 34 Avrupa ülkesi ortasında birinciliğe yerleşmiş durumda.
“Emeklilerin hisleriyle oynamayın”
2 milyon 600 bin dul ve yetim, aylık bin lira ve altıyla geçimini sağlamaya çalışıyor. 7 milyon emekli, minimum fiyatın altında maaş alıyor. En düşük emekli aylığı 2 bin 500 lira. Patatesin fiyatı yılda yüzde 206 arttı; salatalığın yüzde 193, margarinin fiyatı yüzde 160, kuru soğanın fiyatı yüzde 74 artmış. Maalesef emeklilerin yüzde 73,5’inin geliri, istediği gıdayı almaya yetmiyor. En çok tüketilen eser ise yüzde 82 ile ekmek. Hiçbir garantisi olmayan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ise üç ayda bir eline bin 84 lira para geçiyor. Biri, ‘Emekliye temmuzda artırım yapacağız’ diyor, başkası ‘yapmayacağız’ diyor. Hiç olmazsa emeklilerin hisleriyle oynamayın. Bayram da yaklaşıyor, hiç olmazsa her emekliye aldığı maaş kadar ikramiye verin.
“Demokrasilerde seçimleri tanımamak darbeciliktir”
