CHP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Milletin cebinden 1 kuruş çıkmayacak” denilerek yapılan projelere, yılın birinci üç ayında ödenen garantilerin toplamının geçen yılın tıpkı periyoduna nazaran yüzde 182 artarak, 7,5 milyar liraya sıçradığını söyledi.
Merkez İdare Şurası (MYK) toplantısına ait açıklamada bulunan Öztrak, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, vefat eden Torbalı Belediye Lideri Ramazan İsmail Uygur’un cenazesine katılmak üzere İzmir’e gitmesi nedeniyle toplantıya katılamadığını söz etti.
Öztrak, Uygur’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diledi.
TBMM’nin açılışının 101. yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bu cuma kutlanacağını hatırlatan Öztrak, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını, Gazi Meclis’in birinci milletvekillerini hürmetle ve rahmetle andı.
Öztrak, çocukların ve tüm vatandaşların da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı.
“Yoğun bakımlarda kırmızı alarm çalıyor”
Korona salgınının başladığı Mart 2020’den bu yana en makûs noktada olunduğunu savunan Öztrak, dün 318 vatandaşın salgına kurban verildiğini, bunun, salgının birinci gününden beri tek bir günde kaydedilen en yüksek vefat sayısı olduğunu lisana getirdi.
Öztrak, Türkiye’nin, günlük olay sayılarında dünyada dördüncü sırada olduğunu kaydetti.
Nüfusa oranla yeni hadise sayılarında ise İsveç’ten sonra ikinci sırada olunduğunu söz eden Öztrak, “AK Parti’nin lebalep kongrelerinin tamamlandığı günden bugüne kadar olay sayısı 30 binlerden 60 binlere yükseldi. Son 25 günde 5 bin 464 insanımızı yitirdik.” dedi.
Türk Tabipleri Birliği’nin, salgın nedeniyle gerçekleşen vefat sayılarının, açıklananın üç katı olduğunu söylediğini, hala ders alınmadığını belirten Öztrak, “Salgını önlemek yerine, vefat sayılarını karartmanın kime ne yararı var?” diye sordu.
Ağır hasta sayılarının süratle yükseldiğini, şubat ve martta binli sayılara düşen ağır hasta sayısının bu ay 3 binlere yükseldiğini söz eden Öztrak, ağır bakımlarda kırmızı alarm çaldığını öne sürdü.
Hükümetin, geçen hafta yeni kısmi kapanma kararlarını açıkladığını hatırlatan Öztrak, esnafa yanlışsız düzgün dayanak verilmediğini savundu.
Lokantaların, yalnızca gel-al ve paket servisiyle ayakta duramadığını, garsonların konutlarına gönderildiğini, birçoklarının 1500 liralık fiyatsız müsaade aylığına mahkum edildiğini kaydeden Öztrak, “Bu parayla ramazan ayında, kira, fatura mı ödenecek? Mutfakta tencere mi kaynayacak?” sorularını yöneltti.
Öztrak, hükümetin ramazan öncesinde kısa çalışma ödeneğini kaldırmasını anlamakta zorluk çektiklerini söyledi.
Ülkenin dört yanından feryatlar yükseldiğini aktaran Öztrak, hükümetin; vatandaşların, sağlıkçıların, iş dünyasının sesini duymadığını ileri sürdü.
“Net rezervler uzunca müddettir alarm veriyor”
Öztrak, CHP’nin “128 milyar dolar nerede?” sorusunun sonucunda ortaya itiraflar çıkmaya başladığını, geçen cuma Merkez Bankası Liderine açıklama yaptırıldığını söz ederek, şöyle konuştu:
“Yeni gelen lider da yaptığı açıklamayla savlarımızın bir kısmını birinci ağızdan doğruladı, itiraf etti. Çeşitli münasebetler ileri sürse de kasada kendisine ilişkin döviz kalmadığını söyledi. Demek ki döviz rezervleri, Erdoğan şahsım hükümetinin ve şürekasının sav ettiği üzere kasada değilmiş. Merkez Bankası, kasadaki kendi rezervlerini art kapıdan Hazine’ye vermiş, kimse fark etmesin diye birebir gün emaneten aldığı dövizleri kasasına koymuş. Merkez Bankası döviz rezervlerini vermiş, kasasındaki dövizlerin emanetçisi olmuş. Mızrak çuvala sığmayacak kadar büyük. Net rezervler uzunca müddettir alarm veriyor.”
Milletlerarası Rezerv ve Döviz Likiditesi grafiğini gösteren Öztrak, “En son tarih prestijiyle Merkez Bankası Döviz Kasasının vaziyeti budur. Resmi döviz rezervlerinden kısa vadeli döviz yükümlülüklerini düşersek, kasa 43 milyar dolar açık veriyor. Yani, alacaklılar kapıya dayansa, kasada para yok. Bu kasa, iki yıl evvel şubat ayında 54 milyar dolar fazla veriyordu.” diye konuştu.
Merkez Bankası Liderinin, yaptığı açıklamada, rezervlerin, olağan yollardan Merkez Bankasının direkt müdahaleleriyle ya da ihaleyle satılmadığının altını çizdiğini savunan Öztrak, şunları kaydetti:
“Merkez Bankasının döviz rezervleri, bizim bu işin başından beri sav ettiğimiz üzere, bankanın art kapısından, damadın idaresindeki Hazine ve Maliye Bakanlığına aktarılmış. Yeniden damada bağlı kamu bankaları da bu rezervleri, siyasete rant devşireceğim diye, afiyetle yemiş, bitirmiş. Merkez Bankası yaptığı bu açıklamayla, topu Hazineye attı. ‘Döviz rezervlerini biz değil, Hazine buharlaştırdı.’ dedi.
Herhalde bu açıklama, Hazine ve Maliye Bakanında rahatsızlık yaratmış olacak ki, bugün televizyona çıktı. ‘Sorumlu Hazine değil, Merkez Bankası.’ dedi. Anlaşılan 128 milyar dolar, yakar top oldu. Kimse elinde tutmak istemiyor. Fakat ne mevcut bakan ne de Merkez Bankası Lideri, rezervlerin, döviz piyasalarına müdahale yetkisiyle birlikte, Hazineye neden devredildiğini ya da Hazinenin bu süreçlere neden ortak edildiğini açıklıyor.”
“Milletimiz protokolde ne var, ne yok görmelidir”
Hem bakanın hem de liderin, o periyotta, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ile imzalanmış bir protokolden bahsettiğini belirten Öztrak, protokolün 21 Şubat 2017’de imzalandığını söyledi.
Öztrak, bakan ve liderin açıklamalarının, beraberinde yeni ve önemli sorular getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bize nazaran yarından tezi yok, Hazine ve Maliye Bakanının söylediği üzere Merkez Bankası, gün gün, kime, ne kadar döviz satıldığını kamuoyuna açıklamalıdır. Yetki onlardaymış.
Sayın Bakan da bugün bu talepte bulundu. Şayet Merkez Bankası bunu açıklamazsa protokolün tarafı olan Hazine ve Maliye Bakanlığı bunu açıklamalıdır. Ayrıyeten Hazine ve Maliye Bakanı, 27 Şubat 2017’de imzalanan protokolü, bakanlığının internet sitesine hiç vakit kaybetmeden koymalı ve yayımlamalıdır. Milletimiz de bu protokolde ne var, ne yok görmelidir. Biz sorduğumuz bu sorulara milletimiz ismine acilen yanıt bekliyoruz.”
Öztrak, “döviz rezervlerini yok yere eriten art kapı operasyonunun siyasi olduğunu” savunarak, “Erdoğan siyasetinin finansmanında kullanılmıştır. Erdoğan şahsım hükümeti, 2019’un mart ve mayıs aylarında, Mahalli Yönetim Seçimi ve yenilenen İstanbul seçimi öncesinde Merkez Bankası kasasına girmesi gereken yaklaşık 25 milyar dolarlık döviz rezervini, art kapı operasyonlarıyla buharlaştırmış, siyasi ikbali için çarçur etmiştir.” halinde konuştu.
Merkez Bankası Liderinin, açıklamasında art kapı operasyonlarının, 2017’den bu yana yapıldığını da itiraf ettiğini sav eden Öztrak, rezervlerdeki erimenin salgından çok evvel başladığını öne sürdü.
Öztrak, “Gerçekler ortadadır. Erdoğan şahsım hükümeti milletin dövizlerini, tek adam vesayet rejimi inşa sürecinde kullanmış, salgın ise rezervlerdeki erimeyi hızlandırmış ve görünür kılmıştır. Ulusal rezervlerimiz, tek bir kişinin siyasi hırs ve ikbali için kullanılmıştır. Bu, ne ekonomiktir, ne hukuksaldır, ne vicdanidir, ne de ahlakidir.” görüşünü savundu.
Ortada dünya iktisat ve finans tarihine geçecek bir skandal ve çok büyük bir kamu ziyanı olduğunu öne süren Öztrak, “Bugün 128 milyar doları yerine koymaya kalksak, 5,30’dan, 5,90’dan, 6,80’den bu dolarları alamayız. Bunlar dünyanın her yerinde sorulur, sorgulanır.” dedi.
“Türkiye, parası en çok kıymet kaybeden ekonomi”
AK Parti’nin, kendisinden evvelki iktidarın dalgalı kur rejimine geçmeden evvel sattığı 5 milyar dolar rezervin hesabını soracağını vadederek iktidara geldiğini anlatan Öztrak, bu gayeyle da Meclis’te Yolsuzlukları Araştırma Komitesi kurulduğunu ve satılan 5 milyar dolar rezervin hesabının sorulduğunu söyledi.
Komiteye 2001 krizinde hangi bankaya, ne kadar döviz satıldığı bilgisinin verildiğini hatırlatan Öztrak, “Şimdi bunun 26 katını buharlaştıran Erdoğan şahsım hükümeti, ‘ben hesap vermem’ demektedir. O vakit bu hesabı sandıkta ödeyecektir. Bunu bildiği için de tüm gücüyle bizi susturmak maksadıyla üzerimize gelmektedir.” diye konuştu.
Türkiye’nin dünya üzerinde, en yüksek enflasyona sahip 14’üncü, en yüksek siyaset faizine sahip 7’nci iktisat olduğunu lisana getiren Öztrak, “128 milyar dolarlık rezervin eritilmesine karşın Türkiye, akran ekonomiler içerisinde parası en çok bedel kaybeden iktisat. Tekrar akranları içerisinde, risk primi açık orta en yüksek iktisattır.” dedi.
Öztrak, bugün iktisadın iki yıl öncesine nazaran daha kırılgan olduğunu savunarak, “128 milyar dolar çarçur edilmiştir. Bu rezervleri tekrar yerine koymak onlarca yılımızı alacaktır. Devlet bu türlü mi yönetilir?” tabirini kullandı.
Diyanetin, belediyelerin yurt dışına gönderdiği insanların yurda dönmediğini, devletin hizmet pasaportunu şebekelerin satışa çıkardığını, yurt dışına insan kaçırıldığını öne süren Öztrak, “Peki bu beşerler kaçırılırken, gri pasaportları veren sarayın atadığı İçişleri Bakanı ne yapıyor? O, emekli amirallere kumpas kurmakla, amirallerin ayaklarına elektronik kelepçe takmakla, bir de şehit konutunda verilen namaz pozlarını servis ettirmekle meşgul. Bu ortada amiralin emeklisine atıp tutan Ulusal Savunma Bakanı da amiralin sarıklısını seyrediyor.” diye konuştu.
“Bu uygulamalar iç ve dış kamuoyunda prestijimizi zedeliyor”
Öztrak, açıklamasının akabinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu patates soğan dağıtımını eleştirmişti. Fakat Şişli Belediyesi de dağıttı. Değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Öztrak, çiftçinin elinde kalan soğan ve patateslerin alınıp dağıtılmasıyla ilgili projeyi yürütenin CHP’li belediyeler olduğunu belirtti.
Eleştirdikleri bahse ait Öztrak, “Tamam, patatesleri, soğanları aldınız. Niçin bunları bayraklı tırlarla, kürsüler kurarak alayişle valayişle vatandaşa dağıtıyorsun? Bir elin verdiğini oburu görmesin.” dedi.
“Meclise CHP’li 10 ismin daha fezlekesinin gelmesine ait görüşlerinizi alabilir miyiz?” sorusuna Öztrak, şu cevabı verdi:
“Bu fezlekeler bizim bastırdığımız, Genel Liderimizin Meclis kürsüsünden söylediği ve yeniden ilgililerin kamuoyunda yer alan beyanatlarını içeren bir kitapçık. 21 soruda FETÖ’nün siyasi ayağı ile ilgili toplatılan bu kitapçıktan sonra bir de Merkez İdare Şuramız hakkında milletvekili olan üyelerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili Meclis’e bir fezleke gönderiliyor. Genel Liderimiz ve Merkez İdare Heyeti üyeleri. Bu aslında, siyaset yapmayalım, Anayasa’nın bize vermiş olduğu demokrasinin asli ögesi olma vazifesini yerine getirmeyelim, Siyasi Partiler Kanunu’nun bize vermiş olduğu ulusal iradenin özgürce oluşabilmesi için açık propaganda hakkımızı kullanmayalım, diye bize verilen bir göz dağıdır. Bu ‘128 milyar dolar nerede’ ondan sonra gelmiştir Meclis’e.”
Milletin hakkını sonuna kadar savunmaya millete gerçekleri anlatmaya devam edeceklerini lisana getiren Öztrak, “Bu uygulamalar iç ve dış kamuoyunda prestijimizi zedeliyor, milletimizin vicdanında yara açıyor.” tabirini kullandı.
Öztrak, “128 milyar doların hesabını vereceksiniz. ya kendiniz Meclis’te bir araştırma komitesi kurup orada vereceksiniz ya da seçimlerde sandıkla birlikte iktidar değiştikten sonra kurulacak Yolsuzlukları Araştırma Komitesinde bu hesabı vereceksiniz. Bundan kaçış yok.”diye konuştu.
“İçişleri Bakanlığı, 6 belediyenin gri pasaportla kamu vazifelisi olmayan bireyleri yurt dışına çıkardığı gerekçesiyle soruşturma başlattı. Bu belediyelerin içinde üç CHP’li belediye var. Sizin bu bahse ait değerlendirmenizi alabilir miyiz?” sorusuna Öztrak, “Gri pasaportları verme sorumluluğu kimde? İçişleri Bakanlığı ve valiler, onların sorumluluğunda. Biz bu sorunun üstüne gitmemiş olsaydık CHP olarak bugün hala bu sorun sütre gerisinde duruyordu. İçişleri Bakanı misyonunu yapmalıdır, bir an evvel bu işlerin ardındaki çeteyi ortaya çıkarmalıdır.” cevabını verdi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Merve Yıldızalp Özmen
