Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kılıçdaroğlu dün suratını alamayıp işi salgınla uğraşta en değerli referans kaynağı olan Bilim Konseyi’ne saldırmaya kadar vardırdı”
-“Bilim Heyeti üyelerimize kadar bugüne kadar verdikleri hizmetler için de teşekkür ediyorum”
“Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık gösteri uğruna bu kadar emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gerektiği yerde bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sıhhat çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum”
“Bununla da kalmayıp tabi Sıhhat Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın”
“Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir”
-“Sizin örnek gösterilecek yapıtınız, dikili bir ağacınız dahi yok. Siyasi hayatınızın tamamı bizim projelerimizi engellemeye çalışmakla geçti. Yüzsüzlükte o denli tavan yapmış durumdasınız ki dün engellemek istedikleri yapıtları bugün kendi projeleri üzere sahiplenmeye çalışıyorlar”
ANKARA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık gösteri uğruna bu denli emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gerektiği yerde bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sıhhat çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabbim ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan koruma eylesin. Bununla da kalmayıp tabi Sıhhat Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Küme Toplantısında konuştu.
Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde, ilerleyen periyotta Meclise ve AK Parti kümesine değerli vazifeler düştüğünü söyleyen Erdoğan, “AK Parti Kümesinin, tüm bu kuvvetli çalışmaları muvaffakiyetle yürüterek, ülkemizi 2023 amaçlarımıza adım adım yaklaştıracağına inanıyorum. Her bir milletvekilimiz, kendi kentinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en faal halde katılarak, bu yükü paylaşacaktır. Her periyotta olduğu üzere bugün de Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız. Kongremizde temel çerçevesini ortaya koyduğumuz 2023’e kadarki yol haritamızın hayata geçirilmesini, hem Meclis’te, hem vilayetlerimizde sizlerle birlikte sağlayacağız” sözlerini kullandı.
“Tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için, darbeciye darbeci dememizden huzursuzluk duyuyorlar” diyen Erdoğan, “Teröristlerle ve darbecilerle gayretimizi iktisatla ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar, hem de iktisat üzerinden milletimizin, bilhassa de gençlerimizin umudunu kırarak, ülkemizi inanç ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken, bir küme emekli askerin aslı astarı olmayan problemler üzerinden ulusal iradeyi, ülkenin seçilmiş idaresini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır. ve bu 104’ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor. Haydi 15 Temmuz’da Bay Kemal tankların ortasından sıvışıp milletin sokakta verdiği çabayı rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır lakin bundan sonra yemezler. Siz kaçacaksınız biz kovalayacağız. Darbe heveslilerini bu derece hararetli bir halde savunmanıza müsaade etmeyiz. Demek ki problem korkaklık, sıkıntı yüreksizlik, sıkıntı geçmişinden utanmak değilmiş. Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü görevinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde, akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, direkt kendi varlığını gaye alan anti-demokratik bir teşebbüs karşısında bu türlü bir tutum içine giremez. Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz” tabirlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun, siyasi hayatının tamamının, AK Parti’nin projelerini engellemeye çalışmakla geçtiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüzsüzlükte ve arsızlıkta o denli tavan yapmış durumdalar ki, dün engellemek için çırpındıkları yapıtları ve hizmetleri, bugün güya kendi projeleriymiş üzere sahiplenmekten de geri kalmıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisine gönül veren vatandaşlarımızın, tüm bu olup bitenleri ibretle takip ettiğine, günü geldiğinde de demokrasi ve kalkınma düşmanlarına hak ettikleri karşılığı vereceklerine yürekten inanıyorum.”
Partisinin TBMM Küme Toplantısında, Sıhhat Bakanlığı Bilim Konseyi’ni eleştirerek istifaya çağıran CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘na reaksiyon gösteren Erdoğan, “Kılıçdaroğlu suratını alamayıp işi salgınla gayrette en değerli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en ehil isimlerinden oluşan, Sıhhat Bakanlığı Bilim Heyetine saldırmaya kadar vardı. Vah zavallı. Biz salgınla çabayı siyaset üstü 84 milyonun tamamının sıhhatini ilgilendiren ulusal bir sorun olarak görüyoruz. Bilim Şurası üyelerimize kadar bugüne kadar verdikleri hizmetler için de şahsım, ailem, grubum ve milletim ismine kendilerine teşekkür ediyorum. Bilim Konseyi başta olmak üzere sıhhatte bugüne kadar ölen kaç arkadaşlarımız oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal senin bir kederin oldu mu? Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık gösteri uğruna bu denli emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gerektiği yerde bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sıhhat çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabbim ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan koruma eylesin. Bununla da kalmayıp tabi Sıhhat Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun, siyasi hayatının tamamının projeleri engellemeye çalışmakla geçtiğinin altını çizen Erdoğan, “Yüzsüzlük ve arsızlıkta o denli tavan yapmış durumdasınız ki dün engellemek için çırpındıkları yapıtları ve hizmetleri bugün güya kendi projeleriymiş üzere sahiplenmekten de geri kalmıyorlar. İstanbul’da ne yapmışsak artık onları sahiplenmeye çalışıyorlar. ya bu ne utanmazlıktır, bu ne terbiyeden muaf kalmış bir haldir. CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızın tüm bu olup bitenleri ibretle takip ettiğine, günü geldiğinde de demokrasi ve kalkınma düşmanlarına hakettikleri karşılığı vereceklerine inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, en tehlikeli palavranın, içine doğruların karıştırıldığı palavra olduğuna dikkat çekerek, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş bir Türkiye fotoğrafı çizmeye çalıştığını söyledi.
Türkiye’nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı akınlar sebebiyle elbette ödediği bir bedel olduğunu kaydeden Erdoğan, “Korona virüs salgınının, bilhassa hizmet dalı üzerindeki olumsuz tesirlerini çok yeterli biliyoruz. Bir yandan sonlarımız içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede gayret verirken, başka yandan da ülkemizi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme gayretimizi sürdürüyoruz. Etrafımıza baktığımızda, Türkiye’nin, Kılıçdaroğlu’nun ısrarla göstermeye çalıştığı üzere dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu esasen görüyoruz. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir takımın, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, Türkiye iflas etse, kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir. Bunlar, beşerler hastaneye gidemedikleri için sokakta kıvranarak ölse, iş bulamadıkları için sokakta yatıp kalkmaya başlasa, takviye alamadıkları için meskenlerinde sefalete mahkum olsa, ‘yaşasın bize iktidar yolu açılıyor’ diye birbirlerini tebrik edecek hale gelmiştir. Bekledikleri, umdukları, temenni ettikleri imgeler ortaya çıkmayınca da, kendi kendilerini gaza getirerek, palavralar ve çarpıtmalar üzerine şurası bir Türkiye fotoğrafı çizmek için yırtınıyorlar. Türkiye, bu türlü bir siyaset anlayışını, bu türlü bir muhalefet şeklini, bu türlü bir rekabet tekniğini hak etmiyor” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bir sefer daha altını çizerek söz ediyorum: Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu üzere bugün de, yarın da tekrar biz derman bulacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın meşakkatine, 19 yıldır olduğu üzere bugün de, yarın da biz tahlil bulacağız. Bu ülkede salgın koşulları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ’mizin önünü, 19 yıldır olduğu üzere bugün de, yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en aktif toplumsal dayanak düzeneklerini 19 yıldır olduğu üzere bugün de, yarın da biz işleteceğiz. Üstelik biz bunları yalnızca vaat olarak değil, yalnızca taahhüt olarak, yalnızca afaki kelamlar olarak tabir etmiyoruz. Söylediğimiz her kelamın gerisinde 19 yıllık bir müktesebat var. Türkiye’yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz.”
Palavranın en tesirli panzehirinin hakikat, iftiranın en tesirli panzehirinin ise hukuk olduğunu kaydeden Erdoğan, makroekonomiden başlayarak AK Parti’nin son 19 yıldaki hizmetlerini aktardı.
Erdoğan, “Türkiye iktisadı 2002 yılı öncesi devirde; yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık kesimi, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden yoksun bir gerçek bölüme sahipti. Ülkemize hakim olan bu dinamikler, siyasi dalgalanmalarla birleşerek, istikrarsız ve sıhhatsiz ekonomik bir yapıyı besleyip büyütüyordu. Türkiye’nin asırlık kalkınma çabaları, işte bu sebeple derin yaralar alıyor, bir türlü istediğimiz atılımları gösteremiyorduk. Bugün geldiğimiz noktadaysa, en kısa müddette çözmekte kararlı olduğumuz kimi dertlerimize karşın, karşımızda değişik bir fotoğraf vardır. Her şeyden evvel Türkiye iktisadı, şoklara karşı kıymetli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Global çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa müddette atlatma kabiliyetine kavuşmuştur. Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık. Misyona geldiğimizde Türkiye iktisadı, satın alma gücü paritesine nazaran dünyada 18’inci sıradayken, artık 13’üncü sırada bulunuyor. Ulusal gelirimizi, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara karşın, 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttik. Sağlanan ekonomik istikrar ve uygunlaşan yatırım ortamı sayesinde, özel kesim sabit sermaye yatırımlarının ulusal gelirimize oranı yüzde 14,8’den yüzde 22,6’ya yükseldi. Tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 düzeyinden yüzde 6,2’e geriletmiştik” açıklamasını yaptı.
Son periyotta bir ölçü artış gösteren enflasyonu, tekrar tek haneli sayılara düşürmekte kararlı olduklarına dikkat çeken Erdoğan, şunları dedi:
“Disiplinli maliye siyasetlerinden taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini değerli ölçüde güzelleştirdik. Merkezi idare bütçe açığının ulusal gelire oranını, 2002’deki yüzde 11,1 düzeyinden, 2020 yılında, hem de salgına karşın yüzde 3,4’e gerilettik. Bu oran, dünya genelinde geçen sene yüzde 11,8 olarak gerçekleşti. Tıpkı biçimde, 2002’de bütçemizden faiz ödemelerine ayrılan hisse yüzde 43,2 iken, bu oranı da geçen sene yüzde 11,1’e düşürdük. Bir diğer tabirle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu sayı 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli sayılara indirerek, bu sayısı çok daha azaltacağız. Bütçede sağladığımız mali disiplin, borçlanma sayılarına da yansıdı. Avrupa Birliği tarifli brüt genel idare borç stokumuzun ulusal gelirimize oranı yüzde 71,5 iken, yüzde 39,5 düzeyine geriledi. Bankacılık kesimine de özel bir parantez açmak istiyorum. 2002 yılında bankacılık kesimi, gerçek kesimi desteklemek bir yana, sıhhatsiz yapısıyla iktisadın üzerinde önemli bir yüke dönüşmüştü. Bugünse bankacılık bölümümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir pozisyonda bulunuyor. Bölümün 2002 yılı sonunda yüzde 17,5 düzeyinde olan takipteki alacak oranı, bu yılın Şubat ayı prestijiyle yüzde 4 düzeyindedir. Birebir devirler ortasında kesimin özkaynakları 23,3 milyar liradan 780 milyar liraya yükselmiştir.”
“Bankacılık bölümünün döviz konum açığı olmadığı üzere, yaklaşık 6 milyar dolar fazlası mevcuttur” diyen Erdoğan, “Uyguladığımız eser ve pazar çeşitlendirme siyasetleri sayesinde, global paha zincirlerine değerli ölçüde entegre olduk. Böylelikle ihracatımız, 2002 yılındaki 36 milyar dolar düzeyinden 170 milyar dolar düzeyine çıktı. Bir milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız eser sayısını 9’dan 39’a, ihracatçı sayımızı yaklaşık 3 kat artışla 90 bine yükselttik. İhracatımız bu yılın Ocak ayında yüzde 2,5; Şubat ayında yüzde 9,5’luk; Mart ayında yüzde 16,3’lük artış göstererek, yükseliş eğilimini sürdürüyor. Mart ayı, yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat sayısıyla, tüm vakitlerin rekorunu kırdığımız bir devir oldu. Bu yılın birinci çeyreğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 82’ye ulaşarak, cari açığımızın azaltılmasına kıymetli bir katkıda bulundu” sözlerini kullandı.
Avrupa’dan Çin’e kesintisiz demiryolu ulaşımını başlatarak, dış ticarette yeni ve kıymetli bir sınırı faaliyete geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, “Hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle 17 bin 888 ihracatçımıza özel damgalı pasaport vererek, yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırdık. Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira meblağında faiz indirimli kredi kullandırdık. Tabi bunları Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Devamlı çiftçiyi şöyle batırdılar, bu türlü batırdılar bunları anlatıyor. Bak resmi sayılar burada. Buna bak. Resmi sayılarla değil, uçuk saçık sayılarla konuşmak ve bu milleti palavrayla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak. İtimat ve istikrar ortamı ülkemize yönelik direkt yabancı yatırımları da hızlandırdı. Misyona geldiğimizde direkt yabancı yatırım toplamı 18,8 milyar dolar iken, bu sayı 2020 yılı prestijiyle 213,2 milyar dolara ulaştı. Şayet salgın olmasaydı, turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti. Turizm gelirimizi, 2002’deki 12,4 milyar dolar düzeyinden salgın öncesi son dönem alan 2019’da 34,5 milyar dolara yükseltmiştik. Hala turizm bölümümüz ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıyadır. Ülkemizde ve bölgemizde salgın makul bir düzeyin altına düştüğünde, eskisinden çok daha güçlü bir turizm hareketliliğine sahip olacağımız görülüyor” dedi.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı
